20 Aralık 2007 Perşembe

Lancia Stratos

Lancia Stratos
Ralliler İçin Yaratıldı

Rallilerde yarışması için üretilen ilk otomobil olan Lancia Stratos, 1974, 1975 ve 1976 yıllarında bu amacına ulaşmayı başardı. Bertone tarafından tasarlanan otomobilin motoru ise Ferrari imzasını taşıyor. 1970 yılında Torino'da düzenlenen otomobil fuarında konsept olarak ilk kez görücüye çıkan Stratos, ilginç tasarımı ile büyük ilgi toplamayı başardı. Marcello Gandini tarafından tasarlanan bu iki koltuklu otomobilin alışılan şekilde bir kapısı bulunmuyordu ve sadece önde bir kapı yer alıyordu. Lancia 1.6 HF Coupe'nin platformu üzerine oturtulan Stratosun ön kısmı çok eğimli olduğundan 1.6 litrelik V4 motor, koltukların arkasına yerleştirilmişti.

O bir efsane 1969 yılında FIAT, hem Lancia'yı hem de Ferari'yi satın aldı. Şirketin satışlarında düşme ve borçlarında yükselme sözkonusuydu fakat yarış departmanı, Cesare Fiorio'nun idaresinde başarılı sonuçlar alıyordu. 1972 yılında, bir yıl sonra Dünya Şampiyonası olarak kabul edilen Uluslararası Şampiyona kazanıldı. Buna rağmen Fiorio eski V4'ü kullanmak istemedi. Araştırma yapıldı ve FIAT'ın 2.4 litrelik V6 motoru bulundu. Aynı motor Ferrari Dino'da da kullanılmıştı. FIAT'ın yöneticileri bu isteği kabul etti. Otomobilin karoseri Bertone'nin tesislerinde üretilecek, son montaj ise Lancia'nın fabrikasında yapılacaktı.

Sandro Munari pilotajinda birçok zafer kazandilar. Kısa bir süre içerisinde hazırlanan 4 adet prototip, 1971 yılında Torino Otomobil Fuarı'nda sergilendi. Otomobilin aks mesafesi 2148 mm'ydi. İlk hazırlanan prototiple çok benzer yanı vardı fakat kapılar öncekinde olduğu gibi değil, geleneksel tarzdaydı. Otomobilin şasisi çelikten monokok şasiye sahip fakat gövdesi plastiktendi. Ön ve arkada bağımsız süspansiyon, helezon ve üçgen salıncak yer alıyordu.

Stratos'da, Lancia Beta'nın 2.0 litrelik, üstten çift egzantrikli, dört silindirli motoru düşünülüyordu. Otomobilde hangi motorun kullanılacağı konusunda da biraz sorun yaşandı. Pazarlama startejileri nedeniyle Lancia Beta'nın 2.0 litrelik, üstten çift egzantrikli, dört silindirli motoru düşünülüyordu. Sonunda Fiorio'nun isteği kabul edildi ve Stratos, Ferrari teknolojisine kavuştu. Otomobil henüz homologe edilmeden 1972 yılında Tur de Corse Rallisi'ne katıldı fakat arka akstaki sorun nedeniyle yarışı tamamlayamadı. Stratos, ilk birinciliğini 1973 yılının Nisan ayında İspanya'da düzenlenen Firestone Rallisi'nde kazandı. Bu başarıyı, daha sonra Fransa'da bir birincilik daha kazanarak perçinledi.

1974 yılında Dino modelinin üretiminin sona ermesiyle Stratos'un seri üretimine geçildi 1974 yılında Dino modelinin üretiminin sona ermesiyle Stratos'un seri üretimine geçildi. Yıl sonunda ise homologasyonu yapıldı. Homologasyon için yeterli sayıda otomobil üretildiği ise 1 Ekim'de açıklandı. Bertone'nin kayıtlarına göre 502 adet Stratos karoseri hazırlanmasına rağmen tamamen üretilen sayı 492 olarak biliniyor. Lancia Stratos başarısını 1974, 1975 ve 1976 yıllarında Dünya Ralli Şampiyonu olarak kanıtladı. 1975 yılında üretimine son verilen Stratos, 1977 yılında dahi önemli başarılar elde etti. Fakat o yıl FIAT ve Lancia motorsporları departmanları birleştirildi ve yarışlara FIAT 131 Abarth sokuldu. Ralliler için geliştirilen Stratos, günlük hayatta da sürüş zevki konusunda engel tanımıyordu. 225 km/s hıza kadar çıkabilen otomobil, şimdilerde kolleksiyoncuların gözdelerinden biri olarak yerini aldı.





Auburn Automobiles


Auburn Automotive Co. adını aldığı Indiana’nın Auburn kasabasında 19. yüzyılın sonlarında kuruldu. Eckhart Taşımacılık firmasının sahipleri Frank ve Morris Eckhart kardeşler otomobil piyasasına bu isimle girmeye karar vermişlerdi. Eckhartlar, şase, motor ve aks gibi ana parçaları farklı üreticilerden satın alarak ana gövde üzerine monte edecekleri bir üretim stratejisinde karar kıldılar.

Auburn Otomotiv kısıtlı olan yerel başarısını 1903 Chicago Auto Show’da sergilediği otomobilleri ile farklı bir boyuta taşımayı başardı. Çok geçmeden tek silindirli otomobillerine duyulan ilgi ile üretim rakamları arttı. Bu yükseliş 1905’de iki silindirli, 1909’da dört ve 1912’de altı silindirli otomobillerinin üretimini sağladı.

Firma sistemli bir büyüme ile yıllık 2500 adetlik satış rakamına ulaştı. Bu durum 1910’lu yılların ortalarında yaşanan finansal sıkıntıya kadar devam etti. Auburn, 1919 yılında, aralında çiklet kralı William Wrigley’in de bulunduğu Chicago’lu yatırımcılar tarafından kurtarıldı. Yeni sahipler otomobil konusunda fazla tecrübeli değildi. Ayrıca 20’lerin başında ekonomi iyice dibe çökmeye başlamıştı. Yeni Beauty Six modelinin çekiciliğine rağmen 1924 yılında firma tam bir çıkmaza girdi. Üretim neredeyse durmuş, fabrika birkaç yüz satılamamış otomobille kalmıştı.

Auburn’de birçok yerel üretici gibi yok olmanın eşiğine gelmişti. Ancak Chicagolu genç ve dinamik pazarlamacı Errett Lobban Cord’un gelişi ile mucize gerçekleşti. Sadece 30 yaşında olan Cord, Chicago’da sattığı Moon otomobilleri ile tanınıyordu. İlerisi için şirkete hissedar olma opsiyonuyla Auburn’ün Genel Müdürü olarak atandı. Cord’un ilk hamlesi satılamayan arabalardan bir an önce kurtulmaktı. Öncelikle touring otomobillerin tavanı alçaltıldı, parlak renklerle boyandı ve göz alacak şekilde nikel plakalarla giydirildi. Otomobiller kısa sürede iyi bir getiri ile satıldı ve 1926 yılı itibariyle Cord, şirketin başkanı oldu.

Cord’un yükselişi durmadı ve kısa sürede Corp Corp. bünyesinde sahip olduğu Duesenberg Motor, Columbia Aks ve Lycoming Manufacturing ile imparatorluğunu kurdu. Lycoming Auburn motorlarını, Columbia ise two-speed arka aksların üretimini yapıyordu.

Cord’un başkanlığında en çok hatırlanan Auburn, tekne kuyruklu Speedster’lar oldu. 1928’de ortaya çıkan bu otomobil 115 beygir gücü olan, 4900 cc.’lik, sıralı 8-silindir Lycoming motor ile güçlendirildi. Bu denli güç göreceli olarak 1.633 kg’lık hafif bir gövdede yer alarak performans ruhunu adeta garanti ediyordu. Cord, en büyük rakibi olan Stutz Black Hawk ile özellikle bu konuda büyük bir rekabete girmişti. Auburn’ün ününü daha da genişletmek için Cord, ürettiği otomobillerle hız ve dayanıklılık rekorlarını kırmaya başladı. 1928 yılında bir Auburn Speedster Daytona Beach’de 175 km/h hıza ulaştı, Atlantik Şehir Otoyolu’nda 24 saatte ortalama 136 km/h sürat ile oldukça prestijli olan Pikes Peak Tepesi tırmanışını kazandı. Bu Stutz ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek bir performanstı. Ancak 5.000 $’lık Stutz’a asıl farkı 2000 $’lık fiyatıyla atıyordu.

1929 borsa krizi Auburn’ün 1930 yılı satışlarını vurdu, ancak ertesi yıl 29.000 adete sıçrayan satışlar ile firmanın tüm zamanlardaki en yüksek satış rakamına ulaşıldı. Cord, sekiz silindirli motorun üretimini kesti, ancak düz sekizin üretimi devam etti. 1932 yılında Cadillac, Packard ve Pierce Arrow’larda kullanılmaya başlanan V-12, Auburn’lerin yeni motoru oldu.

Mevcut şaseye uyum sağlaması açısından V12’ye oldukça dar V açısı verildi ve yeni yatay subaplar kullanıldı. Opsiyonel Columbia two-speed aks ile altı ileri vitese sahip oldu. Sadece 1.000 $’ın altına bir rakamla satılan bu yeni V12 piyasayı oldukça karıştırdı. Ancak 1932’de kriz derinleşiyordu ve Auburn satışları 11.646 adet ile firmaya 1 milyon dolarlık bir kayıp getirdi. Bu nedenle 1932 modeller ertesi yılda değiştirilmeyince satışlar 5.038 adete kadar düştü. 1934 yılında yenilenen aerodinamik stil ve yeni 6 silindir motor satışların düşmesini engelleyemedi. Kurtuluş için Duesenberg’in Stilist Şefi Gordon Buehrig ve baş mühendis August Duesenberg devreye girdiler. Yeni merkezkaçlı süperşarj motor sekiz silindirliydi ve 4000 rpm devirde 150 beygir üretiyordu. Tasarımda da yapılan değişiklikler ile tekne kuyruk kaldırıldı, torpil görünümlü çamurluklar monte edildi ve kaputun yanlarından krom egzost çıkışları monte edildi. Bu tasarım artık süperşajlı motorlar için bir tarz oluyordu. Yeni Speedster tam 70 hız rekoru kırdı ve o dönemde dünyanın en hızlı otomobili olarak tescil edildi. Bu birliktelik satışları biraz olsun arttırdı ancak karlılık getirmedi. Auburn 1936’da sadece 1.844 adet satılınca üretim durduruldu ve otomotiv sahnesinden bir dev daha inmiş oldu.

AC 427 Cobra

AC 427 Cobra
Herkesin aklından geçen bir rüya otomobil vardır. Kimi günümüzün otomobillerini beğenir, kimiyse eskileri daha heybetli bulur. Ama bir zamanlar otomobil yarışlarının gözdesi 427 Cobra’ların üstünlüğü inkar edilemez.

Herkesin 427 Cobra hakkında bir bildiği, en azından düşündüğü bir konu vardır. Tombul görünümünden, büyük egzozlarından hoşlanmayabilirsiniz veya dünyanın en iyi önden motorlu roadster’ı olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat şu bir gerçekki, kimse bu İngiliz otomobilinin güçlü Amerikalı rakipleri karşısında bu kadar öne çıkacağını aklına getirmemişti.

Aslında çoğu 427 Cobra sahibi aracını bu kadar kaslı hale getirmedi. Çünkü başarılarla dolu tarihi günümüze adapte etmek istemedi. Dodge Viper gibi otomobillerin çıkışı, yine de 427 Cobra’nın safi muhteşemliğinin önüne geçemedi.

1970’li yıllarda genç olarak yaşayan herkesin rüyalarını süsleyen büyük bloklu Cobra’larda 6994 cc hacminde bir motor bulunuyor. Bu motor aracı 100 km/s’lik hıza 4.8 saniyede çıkarıyor. Özellikle 7 litrelik Boss Mustang ve Dodge Super Bee karşısında sergilemiş olduğu performans bu motorun o dönemde modifiye edilen birçok aracın motor kompartımanına yerleştirilmesini sağlamıştı.

Bu 7 litrelik V8 motor 6000 d/d’de 425 beygir güç, 3700 d/d’de 653 Nm tork üretiyor. O devirlerde büyük başarılara imza atan Mercedes W125 Grand Prix yarışçısıyla neredeyse aynı araçtan daha iyi olacağı çok söylenmişti. 5.6 litrelik motoruyla 646 beygir güç üreten Mercedes W125 belki düz pistte Cobra’ya üstünlük sağladı. Ancak Cobra, fren ve süspansiyon üstünlüğüyle normal yolda bu araca kesinlikle geçilmez deniyordu.

Şu an ortalıkta birçok 289 Cobra bulunuyor ancak 427 Cobra’ları bulmak bir Daytona coupe aramak kadar zor. Özellikle 80’li yıllarda 10 bin doları bulan fiyatlarıyla bu aracın az satılması gayet normal. Çünkü bu fiyat iki Lincoln ya da dört Mustang almaya yetiyordu. 1971’de ilk fiyatı 2500 dolar olarak açıklanan Cobra’nın, özellikle 1990’lı yılların başında fiyatı normal versiyonu için 400 bin, S/C modeli için 600 bin dolara kadar çıkmıştı. Çoğu insan tarafından Shelby kültürünün en efsanevi otomobili olarak kabul edilen Cobra 427’lerin S/C versiyonları özellikle yandaki büyük egzozları, krom rollbarı ve büyük benzin deposu kapağıyla dikkat çekiyor. Ünü tüm dünyayı saran Cobra 427’ler daha sonraları o kadar çok değişikliğe uğradı ki, insanlar bir Cobra 427 gördüklerinde “Orjinal mi?” sorusunu sormaya başladılar.

Aracın sürüşü hakkında aslında pek birşey söylemeye gerek yok. Geniş ve rahat bir kabini bulunan Cobra’nın en çok dikkat çeken kısmıysa mükemmel vites değişimlerine ev sahipliği yapan şanzıman tüneli. Özellikle ateşleme düğmesine bastığınızda sanki bir yanardağın patlamasına tanık oluyorsunuz. Düşük devirlerde ve bir ile ikinci vitesi kullanırken aracın gücü insanı kendisine hayran bırakıyor. Zaten 400 metrelik mesafeyi 16.4 saniyede geçen bir araçtan ne bekleyebilirsiniz ki? Bir de 6000 d/d’deki kırmızı alarmı kullanıp birinci viteste 100 km/s’e, ikinci viteste 130 km/s’e çıkan bir araçtan nasıl olmasını istersiniz?

Yavaş kullanıldığı zaman bir ceset gibi hissettiren aracın hissi kayboluyor, kremayer direksiyon sistemi oynatamayacak kadar ağırlaşıyor. Ancak düz yolda kendine geliyor. Kısacası sürat ve hızlı yaşama duygusu için hazırlanmış 427 Cobra’lar tüm zamanların en iyi otomobillerinden birisi. Hayatı boyunca yarışlarda sayısız başarı kazanmış olan 427 Cobra’lar bir sonraki yüzyılda bile en üstün otomobiller arasında gösterilmeye devam edecek.

Ford Thunderbird

Ford Thunderbird (1955 - 1957)
Hiç bir zaman çok iddialı olmadı, ama otomobil tarihinde önemli bir yere imza atan bir model oldu.

1955 Thunderbird, Ford’un ilk spor otomobili 1954 yılının 9 Eylül’ünde montaj hattından çıkmaya başladı ve aynı ayın 23.ünde 2695 dolar ana fiyat etiketiyle satışa sunuldu. Full aksesuarlı, otomatik vitesli bir versiyonun tavan fiyatı ise 4000 doları buluyordu. Halk bu otomobili görür görmez gerçek bir klasik model olacağına inanmıştı ve hedef tutulan 12.000 adetlik satış hedefi kısa sürede aşıldı.

Son andaki bir kararla 256 kübik inç yerine 292 kübik inçlik (yaklaşık 5.0 litre) motorun 198 beygir gücündeki versiyonu uygulandı. Bu güçlü motor sayesinde aracın sıfırdan 100 km hıza ulaşması 11 saniyede tamamlanıyordu. Azami hızı ise 185 – 190 km/s idi. İlk başarı yılında Thunderbird 16.155 adet satıldı ve alıcılar derhal bagajın küçük oluşundan şikayet ettiler. Aslında bu konu Ford’un tasarımcılarını da çok endişelendirmişti. Alçak karoseri ve tam şaseli tasarım, bagaj yerini oldukça daraltmıştı. Bunun üzerine 1956 modeli için bir çare olarak stepneyi dışarı çıkarmaya karar verdiler. Her ne kadar bu çözüm aracın arka kısmına 130 kiloluk ek bir yük getirdiyse de, buraya orijinal bir stepne taşıyıcısı oturtuldu. Bundan dolayı 1956 modelinin lanse edilmesi bir hayli geciktirildi.

Ancak, bu arada boş durulmamış ve bazı yenilikler daha ilave edilmişti. Bunların arasında 215 beygir gücündeki ikinci bir motor opsiyonu da vardı. “Thunderbird” artık Ford bünyesinde ayrı bir bölüm haline getirildi. 1957 ve sonraki modellerin üzerinde çalışmak üzere genç bir kadro kuruldu. Bu kadro “spor otomobili” kavramı içinde gerçekleştirilen son iki kişilik Thunderbird’ü dizayn ettikten sonra bazı üst düzey yöneticilerinin baskısı ile 1958’de çıkan modelden başlamak üzere uzatılmış bir şase üstünde bugüne kadar süregelen dört kişilik (arka koltuk ilavesi ile) modelleri dizayn ettiler.

Bu ilk Thunderbird’lere daha ilk görüşte aşık olan spor otomobili meraklıları 1957 modeli ile sona eren iki kişilik Thunderbird’lerin derhal bir klasik olarak nitelenmeleri hususunda karar aldılar. Classic Thunderbird Club belki de bir otomobil için çıkışından sonra en kısa zamanda kurulan kulüp oldu. Bu kulübün bugün 3000’den fazla üyesi bulunmakta.

Son çıkarılan 1957 model Thunderbird’ler türünün en gelişmişiydi. Şase yeniden elden geçirilmiş ve stepne lastiğine uygun bir yer yaratılmıştı. Tasarımı daha ilk modeller kadar öncesine giden sivri kuyruklu arka çamurlukların üstünde belirgin yuvarlak lumbozlu tavanı vardı. İlk kez güvenlik unsuru olan tamamen kapitone kaplı gösterge tablosu kullanıldı. Bazı otomatik vitesli modellerde o günlerde moda olan düğmeli vites değiştirme sistemi takılmıştı ama bu pek tutulmadı. Tutulan ve bugün bile pratik değeri halen hissedilen bir '57 Thunderbird özelliği ise radyo sesini motorun çalışma devri ile orantılı olarak yükselten sistemdi. Çift karbüratörlü manifolda sahip olan 312 kübik inçlik motor 270 beygir vermekteydi. Ford Thunderbird kısa süren hayatına son verirken arkasında kendisine aşık bir kitle yaratmayı başaran ender otomobillerden biri ve Ford bununla gurur duyuyor.

1955 Ford Thunderbird


1957 Ford Thunderbird

BMW 503

BMW 503

Savaş Sonrası BMW'yi Toparlayan Model

Savaş dönemi, BMW için diğer firmalara göre daha fazla hüznü ifade ediyordu. Üretimin yüzde altmışını II. Dünya Savaşında yitiren firma, demir perdenin de inmesiyle beraber Eisenach’daki orijinal fabrikasını da yitiriyordu. Artık Münih’de üretilmeye başlanacak olan yeni BMW’lerin ilk 5 serisi, 1951 yılında Frankfurt’da tanıtıldı. 1953 yılında üretimine başlanan BMW 501, yerini alacak olan 502’nin de temelini oluşturuyordu.

Ağırlığı 1410 kg olan bu otomobilde 2580 cc’lik V6 motor kullanılmıştı. Toplam 100 bhp beygir gücü üreten 502’nin motoru daha sonra Almanya’nın ilk V8’i olan 3168 cc’lik 120 beygir hafif alaşımlı motor ile yer değiştirdi.

1952 yılında Amerika’da BMW distribütörü olan Graf Goertz kendi açtığı stüdyoda BMW için spor otomobilleri tasarımları yapmaya başladı. Kendi düşüncesine göre daha agresif çizgileri olan daha “aç” bir otomobil yaratmaktı. BMW’ye sunduğu her iki ayrı tasarım da beğenildi ancak Goertz’in yırtıcı otomobili üretime uyarlandığında oldukça yumuşatılmıştı. Özellikle bagaj ve ön kaput üzerinde beliren sert hatlı kanatlar ve hükmedici görüntü veren farlar daha standart hale getirilerek bu bölümler hafif alaşımlı olarak üretilerek çelik gövdeye monte edildi.

Otomobil biraz hantal görünüyordu ancak 1955 yılının Frankfurt Otomobil Fuarı’nda ilk sergilendiğinde oldukça iyi tepkiler aldı. Aslında 503’ün bu yapısı BMW soyağacına belki de daha uygundu. Gövdeye hakim ve son derece uyumlu olan 3.2 litrelik V8 motoru dakikada 4800 devirde 140 bhp beygir gücü üretiyordu. O dönemde 503’ün 4 ileri vites şanzıman sistemi motordan ayrı yer alıyordu. 1957 yılına gelindiğinde ön koltukların altına yerleştirilerek koldan vitesli olarak sunuldu.

İki aks oranı mevcut olmasına ek birçok da ekstralar sunulmuştu. Bunlar arasında Hydrovac Fren Servo, Becker Radyo, elektro-hidrolik açılıp kapanan tavan ve camlar, merkezi kitleme disk tekerler, koyu renk cam, otomatik vites ve otomatik ön cam yıkama sayılabilir. Daha çok gelecekteki uygulamaların da adeta bir başlangıcı gibidir. Ancak dönemin pahalı otomobillerinden biri olması satış rakamlarının düşük olmasına neden oldu. Üretimin sona erdiği 1959 yılında sadece 413 adet satıldı.

Cadillac Escalade Hybrid

Cadillac Escalade Hybrid
Cadillac Escalade Hybrid: Cadıllac, geniş lüks suva Escalade Hybrid aşmak melezi, dünyanın ilk fuel-savıng melez uygulananın dünya galasını duyurdu. Yenilikçi, fuel-savıng 2-mode melez sistemi ile güçlendirilmiş Escalade Hybrid aş melez teslim et. 50-percent düzelmeden çok Yakıt ekonomiside Şehir sürmeside bütün sırasında teslim et aynı ayıran biçim, segment-leadıng özellik taşı ve tam boyut yetenek o sahip ol yap o Escalade Hybrid aşmak bir ikon. Cadillac Escalade Hybrid "escalade Satışlardan toplanan gelir miktarı ve biçim lideri Geniş lüks suvs arasında Fuel-savıngın cazibeliliğini ekle. Teknik olarak melez sistemi ileri git.", jım taylor, cadıllac genel müdürünü söyledi. "the varış in Escalade Hybrid aş melez araç. tüketici şimdi kullanım daha az fosil yakıt al. Dışarı vermeleri azalt. Hareketsiz, tam boyut lüks suvun faydalarından zevk alır." Cadillac Escalade Hybrid.

Melez, 2008nin yazıdada bize devam eder ve, Escalade Hybrid aşın teknoloji önderliğisinin en yeni örneğidir. Melezin potansiyel satılığı Avrupada ol şu anki ol değerlendir. beklenilen karar ile. Altı months içinde
"no Diğer üretici, rahatça eş zamanlı iken kamığ koltukdan sekiz lükse taşıyan veya traılerıng birçok kargoya meleze, taylor söylenmişe "ye sunar. "and Hiçbir melez, Escalade Hybrid aşmak ile eşanlamlı olan dramatik bulunmayı teslim etmez. " Cadillac Escalade Hybrid.

Escalade Hybrid aş melez ol mevcut. 2wd ve 4wd konfigürasyonlarda o teslim et e 6, 000 ingiliz parası ( 2, 722 kilogram ) in elverişli yedekte çekme kapasite de 2wd model ve 5, 700 ingiliz parası de 4wd model. Escalade Hybrid aşın standart konfor ve uygunluk özelliklerisinin hepsi, dahil ol. Bu, ekranda 2-mode melez sisteminin performans okumalarını gösteren eıght-ınch, dokunma duyarlı ekran gemi seferi sistemini içerir. Cadillac Escalade Hybrid.

Geniş lüks suv sınıfıda melez uzantılar cadıllacın önderliğini Escalade Hybrid aş. Escalade Hybrid aş satışlardan toplanan gelir miktarı sahip ol yetiştir.

Satışlardan toplanan gelir miktarı değişmeğin karşısında. eğilim göster. Rekabeti arttır. Gerçekte, year-ago satışlardan toplanan gelir miktarısının üstünde eylül arttırılmış 22 yüzdeyi satışlardan toplanan gelir miktarıyı Escalade Hybrid aş. Diğer modeller Escalade Hybrid aşmak sırasıda içer o extended-length Escalade Hybrid aş esv. Çok yönlü, ext luxury-utılıty kamyonunu Escalade Hybrid. Melez model, mevcutdur. Standart ile Vücut biçimini Escalade Hybrid aş. Cadillac Escalade Hybrid.

Patentli 2-mode melez teknoloji

Escalade Hybrid aşmağın 2-mode melez sistemisi, gerçek lüks suvun yeteneklerini teslim etmek iken hem şehir hem de anayol müstesna yakıt ekonomisiye geri dönmek için ona izin verir. Şehir sürmesi, buda ileri git melez güç sistemi sağla Escalade Hybrid aş. e suya indir ve sür düşük hız. Yalnız elektrikde Ek güç, istenen olduğunda, sistem, yumuşakça batarya ve gaz motorudan çıktıyı karıştırır. Cadillac Escalade Hybrid.

Gmin patentli 2-mode melez sistemisi, gelişmiş elektrik kuvvetiyle değişken iletim ( evtden ) ve 300-volt nıckel-metal hidrit enerji bellek sistemi ( essden )den oluşur. Bu sistemler, standart 6 ile birlikte çalışırlar. Aktif yakıt yönetimi ( afm ) ve teknoloji ( lıvc ) kapayan late-ıntake vanası ile 0l v-8 tam bilgi dört benzin motorusu Daha az güç, anayol deniz gezisisi sırasında gibi, ihtiyaç duyulduğunda afm, silindirlerinin yarımını kapatılan seamlesslye v-8 motoru sağlar. Bu yeni melez sistemi, sadece yalnız elektrikde düşük hızları sürmek için Escalade Hybrid aşmak melezi sağlamaz, aynı zamanda 6ye izin verir. Daha uzun perıods için daha çok ekonomik four-cylınder moduda işletmek için 0l v-8 motoru.

o anahtar e Escalade Hybrid aş in 2-mode melez sistemi ol o o elektrik kuvveti ileri sürmeğe alışkın o taşıt aracı ol üret yoluyla o melez sistemi kendisi. Frenler, uygulanıldığında veya taşıt aracı, kabotajdır, melez sistemi içinde elektrik motorular, 300-volt bataryada stored olan elektriği yaratırlar. Bu stored enerjisi, taşıt aracıya harekete alışkın olur ve yeniden doğma frenleme dönüşümü, yenilenmişdir. Cadillac Escalade Hybrid.

2-mode melez sistemi, dikişsizi sağlar, güvenilir, etkin paketde talepi açar. Gerçekte elektrik motoru, sıngle-mode melez sistemileride onun yarım boyutudan daha azdırlar. Bu teknoloji, geliştirildi ve, hala düzinelerce büyük north-amerıcan şehirleride bugün caddelerde melez geçiş otobüslerinin donanmalarıda kullanılır. Tam boyut suvsda kullanım için scaled-down, 2-mode sistem, yeteneğin yüksek derecesi ile geniş taşıt aracılarda - çok ihtiyaç duyulduğu yer yakıt artırımı teslim eder. Çevrede petrol, geliştirici yakıt ekonomisi, indirme dışarı vermeler ve küçültmede indirme bağlılıkda arabanın etkisi ortalanılan gmin enerji farklılık çabalarısının çekirdek parçasıdır.
Cadıllacın düzgün ve sessiz güçü

Melez modele akustik ayrıntılar özeli, başlangıcıdan beri Escalade Hybrid aşmak ayar damgasısı olan üstün lüksü teslim etdiğini garanti eder. Ayrıntılar, içerir.
Yeni egzos sistemi ve rezonatör, özellikle 6 için ayarlarlar. 0l lıvc motorunun aktif yakıt yönetim çalışmasısı Rahat iç akustik ilmiyi garanti eder ve hoş egzos, hem v-4 hem de v-8 çalışması sırasında dikkat eder.

Elektrik kuvvetiyle, sürdü, 300-volt havalandırma kompresör, titreşimi azaltır ve, benzin motoru kapatıldığında dahi serin yolcu kompartımanıya hvac sistemine izin verir. Standart trı-zone iklim sistemini içerir.

Elektrik kuvvetiyle, sürdü, 42-volt varıable-assıst hidrolik direksiyonu, titreşimi azaltır ve, 0ye kadar sağlar. Belt-drıven hidrolik sistemleride indirme parazit kayıplar yaygını yoluyla 5-mpg yakıt ekonomisi düzelmesi.

Enerji bellek sistem soğutma sistemisinin iç havalandırıcısı, ayarlanılır. Sessiz olmak için de düşük taşıt aracı hızlan,. de o havalandırıcı daha çok kolayca ol duy yoluyla o occupants.

Estetiği Escalade Hybrid aş. Cadillac Escalade Hybrid
Escalade Hybrid aşmak melezi, o önde gelen geniş lüks suv ve cadıllacın bütün ürün canlanmasısının lideri yapan kaliteleri tutar. Hemen tanımlanabilirdir. a cadıllac ve birleştir stil verme sıraya gir. Sınır işareti onaltı kavram taşıt aracısıdan Ayrıntılı imza ızgarası, ön çamurluğu kapsayarak, krom aksanlarının limanlar ve katmanları havalandırma yapar.

Ödül planı Escalade Hybrid aşmağın sıcak ve davetkar iç özellikleri İki renk, siyah ve kaşmirde mevcutdur. standart özellik içer a ayıran kontrol tablosu ; Beyaz iğneler ve mavi ışık ile ölçekler, sürekli yakmak ile, whıte-led backlıghtınga kakma işlerler. nüans leather-covered oturt ; leather-covered kapı kesme ve merkez konsol ; Ve power-assısted, bu açığı lıftgateyi büyütür ve, düğmenin teması ile kapatır.


Audi Q7

Audi Q7 - Quattro®'nun Yaratıcısından



Audi, 25 yıldır otomobillerimiz için quattro üretti. Şimdi de quattro için bir otomobil; yeni Audi Q7’yi ürettik. quattro çekiş aksamının kaba gücünü incelten bu 7 koltuklu araç, hiçbir yol koşulunda yabancılık çekmeyen gerçekten performanslı bir spor araç. Hatta yol olmadığında bile.

25 yıllık sürekli dört tekerden çekiş yeniliği geçmişiyle Audi’nin ilk SUV aracının rakiplerini bu kadar şaşırtması sürpriz olmadı. Gelişmiş benzinli ve dizel motor teknolojisi verimli bir şekilde ileri doğru hareket sağlarken, Audi Q7’nin uyarlamalı havalı süspansiyonu ve Elektronik Stabilite Programı (ESP) arazi kullanımında performansın doruk noktasını sağlar.

Uyarlamalı havalı süspansiyon
: Lüks bir SUV aracın kullanımı duyarlı ama aynı zamanda yumuşak olmalıdır. Ayarlanabilir süspansiyon modları, dünyada ilk olarak Audi’de, yolda ve arazide sürüş sırasında istenen üstün seyir kalitesini ve ani tepki verme kabiliyetini sağlar.




quattro® dört tekerden çekiş sistemi: quattro Audi’nin yenilikçi teknolojisinin çekirdeğini oluşturur. İster yolda, ister arazide olsun quattro, keyifli bir sürüş için gerektiğinde gücü simetrik olarak dağıtır.